HAKKIMIZDA

GÖLOVA'NIN TARİHİ

    

İç Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında, Sivas İline bağlı bir ilçe olan Gölova, doğuda Refahiye, güneyde İmranlı, batıda Akıncılar, kuzeyde Çamoluk ilçeleri ile çevrilidir. Kelkit Havzasında yer alan Gölova, engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe topraklarını Kel Dağ ve Kızıldağ engebelendirmektedir. İlçe I.Derece deprem bölgesinde olup, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer almaktadır.

İlçe topraklarını Sarıçiçek Yaylasından kaynaklanan Çobanlı Çayı ile Kelkit Çayı sulamaktadır. Ayrıca GölovaBaraj Gölü ilçe toprakları sınırları içerisindedir. Deniz seviyesinden 1.300 m. yüksekliktedir. Sivas’a 198 km uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 308 km2 olup, toplam nüfusu 5.137’dir. İlçede, Karasal ve Karadeniz iklim özelliklerini gösteren geçiş tipi bir iklim hüküm sürmektedir. Genellikle yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı geçmesine rağmen çoğunlukla yaz aylarında yağmur, kış aylarında vadide sert geçmeyen ve kısa süren bir kış yaşanmaktadır. İlçenin bitki örtüsü bozkır görünümünde olup, topraklarının %20’lik bölümü ormanlık ve fundalıklarla kaplıdır. İlçe ekonomisi tarım, hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında, arpa, buğday, şeker pancarı, ay çiçeği gelmekte olup, her türlü sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliğinin yanı sıra arıcılık yaygın olarak yapılmaktadır. 

Gölova Baraj Gölünde balık avlanmaktadır. İlçenin tarihi Eski Çağlara kadar inmektedir. İlçenin Söğütlü Göze Mevkiinde Hitit dönemine ait kalıntılarla karşılaşılmıştır. Bunun dışındaki dönemlerle ilgili yeterli bir bilgiye rastlanmamaktadır. Malazgirt savaşı’ndan (1071) sonra Türkmen boyları yöreye yerleşmeye başlamıştır. Saltuklular, Danişmendliler, XIV.yüzyılın başlarında Mengücekoğulları ile Eratna Beylikleri yöreyi hakimiyetleri altına almışlardır. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum Pontus Devletini ele geçirmesinden (1461) sonra 1473’te Gölova da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde küçük bir şehir görünümünde olup, XIX.yüzyılın sonlarında yöre köylerinin yararlandığı düzenli bir Pazar kurulmuştur. Eski ismi Ayanis olan Gölova’dan Evliya Çelebi de Seyahatnamesi’nde söz etmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Suşehri’ne bağlı bir bucak merkezi iken, 1972 yılında belde, 1990 yılında da Sivas’a bağlı ilçe konumuna getirilmiştir. 1939 yılındaki Erzincan depremi Gölova’yı da etkilemiş, Aşağı Cami Mahallesi tümü ile yıkılmıştır.

 

İLÇE HAKKINDA

Sivas ilinin kuzey doğusunda Orta Karadeniz bölümü içerisinde yer alan Gölova, üç bölgenin karakteristik özelliklerini taşır. Gölova'nın kuruluşu Anadolu'daki ilk yerleşmelere kadar uzanmaktadır.Bugün baraj altında kalmış olan Perül tepesinde yapılan araştırmalarda 5.000 yıllık buğday fosillerinin bulunması bunun en önemli kanıtıdır.Gölova'nın kurulması ve gelişmesinde bulunduğu mevki yanında verimli bir ovanın kenarında yer almasının etkileri olmuştur.

Tabii yollar üzerinde bulunan Gölova'nın kuruluşunu takip eden ilk yıllarda itibaren gelişmeye başladığı ise diğer bir özeliğidir.Doğu-batı, kuzey-güney yollarının kesiştiği bir noktada kurulması bu tezi dorular.Gölova tarih içerisinde Hitit, Uralt, Pontus devletlerinin doğrudan yada dolaylı egemenliklerine girmiştir. Anadolu'nun Türkleşmeye başlamasıyla birlikte ise Türklerin egemenliğine girmiştir.1100' lü yıllardan itibaren Türkler Gölova'ya yerleşmeye başlamışlardır.İlk Türkler ise Saltuklar ve Danişmentliler olmuştur.1300'lerde ise Mengüçoğlu ve Eretna Beylikleri Gölova'yı hakimiyetleri altına almışlardır.1473 yılında ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Gölova alınarak Osmanlıların eline geçmiştir. Bu tarih aynı zamanda Gölova'nın merkezi bir mekan olmaya başladığı dönemdir.Zira fetihten sonra Gölova ( (Ağvanıs ) Büyük Kariye statüsüne kavuşmuştur.Ve devlet teşekkülleri kurulmaya başlamıştır.Nitekim 1600'lü yıllarda Gölova hakkında tutulan kayıtlara rastlanmaktadır.Ve küçük bir şehir görünümünde olduğu belirtilmektedir. 1885 yılından itibaren düzenli olarak Pazar kurulmaya başlanmıştır.Muhtarlık ve Jandarma Karakolunun da bu tarihlerde kurulduğu görülmektedir.

Cumhuriyetle birlikte mübadele çerçevesinde Gölova'ya yeni yerleşmeler olmuştur. 1939 Erzincan depreminin Gölova'ya olumsuz etkileri olmuştur.Aşağı cami mahallesi tümüyle yıkılmış.Çok sayıda insan ölmüştür.Buda ilçenin gelişmesini önemli ölçüde etkilemiştir.Ancak 1950 yılında nüfus, mal müdürlüğü ve mahkemenin kurulması yeni bir itici güç olmuştur.1972 yılında belediyenin kurulması, ortaokulun açılması dışarıya göç veren Gölova'nın yeni göçler almasına neden olmuştur.Ve artık şehirleşme fiilen başlamıştır. 1991 yılında ilçe statüsüne kavuşması Gölova nın çehresini değiştirmiştir.Ve artık yakın çevrede kalkınma ve gelişme hamleleri yapan önemli bir merkez olmuştur. Bugün Gölova birisi merkez dışında olmak üzere 6 mahalle ve 28 köyden meydana gelen önemli bir ilçedir.Merkez mahalleleri Cumhuriyet, Uluğbey, Dumlupınar ve Kanal caddeleri tarafından birbirinden ayrılır.Şehrin güneyinde Aşağı Cami Mahallesi, Doğuda Mimar Sinan Mahallesi, batıda Güneyli Mahallesi, merkezde ise Alsancak ve Fevzi Çakmak Mahallesi bulunmaktadır.Yalkaya mahallesi ise kuzeyde yer almaktadır. Şehrin bugünkü gelişmesi daha ziyadeMimar Sinan Mahallesi yönündedir.Belediyece parsellenen yeni konut alanları, İmam-Hatip Lisesi,Fabrikalar bu mahallededir.Okul yanına yapılan Belediye Sarayı, okulun güneyindeki yeni gelişmeler şehrin doğuya doğru gelişmesini hızlandırmıştır.Gölova Hükümet bina inşaatı da devam etmektedir.

Gölova barajın olumsuz etkilerini ilçe olmakla büyük ölçüde kapatmıştır.Ancak ilçemizin ve şehir merkezinin daha çok gelişmesi devletten ziyade biz Gölovalılara düşmektedir.Yatırımlarımızı Gölova'ya kanalize etmeli, yeni fabrika, atölye ve iş sahaları meydana getirmeliyiz.Yine yerel yönetim insanları Gölova'ya çekmek için teşvikler yapmalı yeni imkanlar sunmalıdır.